İSTANBUL (İGFA) – 1990 yılından beri tüm makine sektöründe yerli makine üreticilerinin çıkarlarını gözetmek ve yerli makine üretimini desteklemek amacıyla faaliyetlerini sürdüren Makina İmalatçıları Birliği’nin (MİB), geleneksel iftar yemeği organizasyonu gerçekleştirildi.
Cemile Sultan Korusu’nda yoğun bir katılımla gerçekleşen organizasyonda konuşan MİB Başkanı S. Emre Gencer, makine sektörünün sorunları ve çözüm önerileri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Yaşanan olumsuz gelişmelere rağmen 2023 yılının, sektör açısından oldukça başarılı bir yıl olduğunu, yurtiçi makine yatırımlarının yüzde 12 büyürken makine üretiminin yüzde 8 oranında arttığını belirten Gencer, bu güçlü performansın itici gücünün ihracat olduğunu söyledi.
2024 İÇİN UMUTLUYUZ
Gencer, geçtiğimiz yıl makine ihracatının yüzde 11 artarak 28 milyar dolar seviyesini aştığını ifade ederek, “Bu güçlü artışı sağlayan temel faktörün, ana pazarlarımız dışındaki alternatif pazarlarda gösterdiğimiz başarı olduğunu söyleyebiliriz. 2024 için de umutluyuz. İhracatın büyümeye katkısının pozitif olmasını öngören OVP’nin kararlılıkla uygulanması halinde bu yıl da güçlü bir ihracat artış oranı yakalayacağımıza inanıyorum. Böyle bir gelişmeyi olumsuz etkileyebilecek riskler arasında, yılın ikinci yarısı için Avrupa bölgesinde beklenen ekonomik canlanmanın gecikmesi ihtimali ön plana çıkmaktadır. Buna, Rusya ve Ukrayna’ya yönelik ihracatımızın, savaşa bağlı risklerin artmasına bağlı olarak olumsuz etkilenmesi olasılığını da ekleyebiliriz” dedi.
Geçtiğimiz iki ayda ikinci büyük makine pazarımız olan Rusya’ya ihracatın yüzde 20 gibi oldukça yüksek oranda azaldığına dikkat çeken Gencer, bu pazarda halen yaşanmakta olan ödeme sorunlarına çözüm bulunamaması halinde gerilemenin hızlanmasının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
YENİ YATIRIMLAR YAPMALIYIZ
Türkiye İhracatçılar Meclisi bünyesinde yapılan Kök Neden Analizlerine göre, 29 kalem makinenin küresel ölçekte rekabetçi olduğumuz ürünler listesinde en ön sıralarda yer aldığını dile getiren Gencer, “Bu veri makine sektöründe dünya ticaretinden aldığımız payın, çok daha yukarılara ulaşma potansiyelinin olduğuna işaret etmektedir. Bu potansiyeli daha iyi kullanabilmek için, her vesileyle gündeme getirdiğimiz reform alanlarında daha hızlı hareket etmeliyiz. Orta yüksek ve yüksek teknolojili ürün ihracat kapasitemizi, dijital dönüşüm projeleri ile geliştirmek için yeni yatırımlar yapmalıyız” diye konuştu.
ÖNERİMİZ: PROJE BAZLI TEŞVİK SİSTEMİ KAPSAMINDAKİ YATIRIMLAR İÇİN ALTERNATİF BİR FAİZ İNDİRİM MODELİ GELİŞTİRİLMESİ
“Finansman maliyetlerinin olağanüstü yükseldiği bu dönemde, bu tür yatırımları gerçekleştirmemizin kolay olmadığı takdir edilecektir” diyen Gencer, şöyle devam etti: “Bu konudaki önerimiz, proje bazlı teşvik sistemi kapsamındaki yatırımlar için alternatif bir faiz indirim modeli geliştirilmesi ve uygulanmasıdır. Bu konudaki diğer bir isteğimiz; Hamle Programı kapsamındaki makine yatırım projelerine, basitleştirilmiş usullerle YTAK kaynağı sağlanmasıdır. Halihazırdaki prosedürlere göre Hamle kapsamında onaylanan 18 makine projesinden sadece üçünün, YTAK kaynağından faydalanabileceğini söylediğimde konunun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Turquality programı kapsamındaki şirketlerin projelerine, YTAK prosedürleri çerçevesinde ilave Strateji Puanı verilmesi yönündeki talebimizi de buna ekleyebiliriz.”
YERLİ MALI MAKİNE KULLANIMINI ÖN PLANA ÇIKARACAK YENİ DÜZENLEMELER YAPILMALI
Yerli malı kullanımının özendirilmesine ilişkin mevzuatta, kapasite raporlarının kamu otoritesi tarafından denetlenmesine imkan verecek şekilde değişikliğe gidilmesi gerektiğini belirten Gencer, aynı şekilde teşvik belgeli yatırımlarda ithal makinelere vergi indirimi uygulamasını gerçekten istisnai hale getirecek, kamu İhale Kanunu ve istisnaları ile kamu-özel sektör iş birliği projelerinde yerli malı makine kullanımını ön plana çıkaracak yeni düzenlemelerin yapılmasında yarar bulunduğunu kaydetti.
Mevcut yatırım teşvik sisteminin, doğrudan destek unsurlarına dayalı daha etkin bir yapıya kavuşturulması gerektiğini belirten Gencer, “Yatırım teşviklerinin, AB Ülkelerinde olduğu gibi hibe ya da 10 yıl vadeli sübvansiyonlu kredilere dayalı doğrudan finansman desteği şeklinde olmasında yarar bulunmaktadır. Vergi indirimi, tatili ve muafiyeti gibi dolaylı destek unsurların, özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde yatırımların teşviklerinden beklenen etkiyi gösteremediği kuşkusuzdur” dedi.
ÇOK SAYIDAKİ MAKİNE VE TEÇHİZAT İÇİN ANTİ- DAMPİNG SORUŞTURMA AÇILMASI TALEBİ
Orta vadeli diğer bir beklentilerinin makine ihracatının OVP’de öngörüldüğü şekilde uluslararası en iyi örnekler esas alınarak alıcı kredi programları ile desteklenmesi olduğunu belirten Gencer, haksız rekabet ve korunma önlemlerinin üzerinde yoğunlaşılması gereken diğer bir temel alan olduğuna dikkat çekti.
Gencer, önümüzdeki günlerde üyelerden gelen talepler doğrultusunda, çok sayıdaki makine ve teçhizat için anti- damping soruşturma açılması talebinde bulunacaklarını da söyledi.
NİTELİKLİ BÜYÜMENİN OLMAZSA OLMAZI FIYAT İSTİKRARIDIR
Sektörde nitelikli çalışana erişim sıkıntısının giderek arttığını dile getiren Gencer, OVP kapsamındaki nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla düzenlenecek programlar için belirlenen sektörler arasına makine üretiminin de dahil edilmesi gerektiğini kaydetti.
Gencer, “Nitelikli büyümenin olmazsa olmazı fiyat istikrarıdır; finansal istikrardır. Yeni ekonomik programın, sabır ve kararlılıkla uygulanması halinde bu konuda belirli bir süre sonra başarıya ulaşacağımıza inanıyorum. Şunu da biliyoruz ki, verimlilik artışı sağlanmadan, katma değeri yükseltmeden, yüksek teknolojili alanlara yönelip rekabetçiliği artırmadan dış pazarlarda da nitelikli büyümeyi sağlayamayız. Bu nedenle esas olan, bu zor dönemde programın üretim ayağında başarıya ulaşmaktır, teknolojik ve stratejik sanayi yatırımlarını kaynak tahsisinde önceliklendirerek süratle gerçekleştirmektir” dedi.
Gencer, en büyük hedeflerinin MİB önderliğinde küresel ölçekte en çok tanınan makine fuarları arasında ön plana çıkan bir Türk makine ihtisas fuarı markası oluşturmak olduğunu da sözlerine ekledi.